20'Lİ YAŞLARA DAİR

avatar

img_0.8477750025320471.jpg
"Sen yirmi yaşınla bir baharsın ki
Gölgende neşenin rüzgarı eser.
Düşünen alnımda benim her çizgi,
Baharı olmayan bir kışa benzer."

Rahmetli Ahmet Hamdi Tanpınar öyle diyor. Şiirin adı 'Sen ve Ben' sanıyorum ilerlemiş yaşlarda genç bir kıza yazılmış oldukça içli bir şiir bu. İnsanoğlunun hayat trajedisini alevden birkaç satırla yüreklere düşürmek öyle bir şey olsa gerek.

Bırakın 'her yaşın kendine göre bir güzelliği var' avunmasını bir kenara. Elbette her yaşın kendine göre bir güzelliği var; var da, hiçbirinin güzelliği 20'li yaşların güzelliğiyle boy ölçüşemez, aşık atamaz! Bu işin hem fizikî, hem de manevi boyutuyla böyledir. Fert olarak neler kaybettiğimizi aynalar her bakışta (bakabiliyorsak) çok net bir şekilde anlatıyor zaten. Bu anlatış bizim iç dünyamızla alakalı bir şeydir ve bunu her fert donanımı nispetinde, fakat daima yalnız, daima kimsesiz, sessiz bir biçimde yaşar.

Toplum olarak o 20'li yaşlarla birlikte neler yitirdik? İşte asıl mesele bunun muhasebesini yapabilmektir.

Merhum Mehmet Akif bir şiirinde:

"Oyuncak sanmayın ahlak-ı millî ruh-ı millidir
Onun iflâsı en büyük ölümdür, mevt-i küllidir."

img_0.6374683114044915.jpg

Diyor. Mealen, milli ahlâk denilen şeyi oyuncak sanmayın. millî ahlâk, millî ruh demektir. Onun (millî ahlakın) ölümü en büyük ölümdür, (toplumda) her şeyin ölmesi demektir.

Ben şairin burada işaret ettiği garip bir zamanda yaşadığımızı düşünüyorum. Memlekette her türlü müessesenin yerle bir olduğu, her şeyin şirazesinden çıktığı bir ortamda yangına ağzında su taşıyan kuşlar gibi çırpınanlar var. Her ne kadar yangının sönmeyeceğini biliyor olsalar da 'tarafımız belli olsun' kabilinden uğraşıp duruyorlar.

Ne yazık ki 'millî ahlâk'ı kaybettik! Toparlanmamızın da kaç zaman alacağı meçhûl. Başta siyaset olmak üzere her şeyimize kalitesizlik, ölçüsüzlük bir kâbus gibi çöktü. Hiçbir kurumumuza güvenemez hale getirildik. Birbirimizi sevemez olduk. Sevgi, saygı, yardımlaşma, başkalarının derdiyle dertlenme gibi hasletlerimiz ya aşındı, ya da iyice silinip gitti.

Ne yapacağız? Biz bildiğimiz o güzel türküleri söylemeye devam edeceğiz. Olur ya, bozulanlar nereden geldiklerini bu türküleri duyduklarında hatırlarlar. Yeni nesiller de nereye gitmeleri gerektiğini kısmen de olsa anlarlar!

Her ne kadar 20'li yaşlara dönemeyecek olsak da, o dönemi yeniden yaşatmak (kim bilir) belki de mümkündür.

Kendimle çelişiyor olsam da, ben buna inanıyorum, siz de inanın...



0
0
0.000
0 comments